16 Aralık 2016 Cuma

KÜÇÜK DAĞLARI SEN YARATMADIN

     Dağlar bir simgedir aslında.Ulaşılmazlığı zorluğu, mücadeleyi simgeler.Aşılmak istenen bir engeldir.Aşmaya çalışıyorsak eğer arkasında bizi bekleyen ulaşılmaya değer hazineler barındırıyor demektir.Bu belki de Ferhat gibi Şirin'e ulaşma çabası da olabilir. Arkasında ne olduğunu biliyorsan ve istiyorsan uğraş zaten...Peki ya hiç bir şey yoksa o dağların arkası ıssız bir çölse niye katlanır insan bunca zahmete.

     Nasıl ki bir zamanlar verem, kolera sıtma gibi fiziksel rahatsızlıklar çağın hastalıkları olarak sayılıyorsa, bizim çağımızın hastalıkları ise iletişimsizlik ve narsizm. Narsizm en kaba tabirle kişinin kendine aşık olması.

    Çevremize dikkatli bakarsak eğer her biri dağ misali egolarla yükselen bir toplum görürüz.Hangisini neden aşmak isteyelim.Herkes bir ulaşılmaz olma çabasında.Herkes Everest olma peşinde. Bu tavrın kendi içinde bir haz barındırdığı muhakkak.Kendini en yüksekte görüp,çevreni en yukarıdan seyretmenin güzel bir manzarası olsa gerek.
     Nasıl ki tutumluluk ile cimrilik arasında,kilolu olma ile obezite arasında ince bir çizgi var,özgüven ile narsizm arasında da benzer bir çizgi mevcuttur. Özgüven başarı ve mutluluk için sahip olunması gereken önemli bir nitelik,ama abartıldığı zaman ego şişmesi dediğimiz narsizmin yolu açılır.
     Kardeşim ne zaman döneceksin aramıza.Orada yalnız değil misin? Bunun çağımızın illeti bir hastalık olduğunun farkında mısın? Açtığın bu mesafe bir bütün olmamızı engelliyor.İletişimsiz kılıyor bizi uzaklaştırıyor bizi birbirimizden.Anlaşılmaz kılıyor duygularımızı.savaştırıyor,yarıştırıyor bizi.Sen başında esen yeller yüzünden duymuyorsun beni.
    Eğer benim Şirin'im değilsen hayatıma anlam katacak bir hazinen de yoksa neden aşmak isteyeyim seni...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder