''Bilimsel araştırmalar diyor ki..'' hepimiz bu sloganla başlayan kaç habere maruz kaldık acaba. Haydi düşünelim biraz. Bir sabah kalkarsınız ve haberlerde, sosyal medyada ya da herhangi bir programda bu şok sloganla bir şeylerin bilimsel açıklamaları bize aktarılır. Bir de bu araştırmalar yabancı ülkelerin bilmem ne üniversitesinde yapılmışsa içimiz rahatlar ve katıksız inanırız. Peki bunlar ne kadar doğru?
Elbette sözüm hepsine değil. Ben en çok psikolojik araştırmalara takılıyorum.Özellikle de şu kadın,erkek ayrıştırmalarının yapıldığı araştırmalara. 7 milyar insanın bulunduğu ve her birinin kafasının farklı çalıştığı bu dünyada insanları tek düze haline getirmek ne kadar mantıklı?
Kadınların erkeklere göre daha duygusal,ayrıntılara takılan,detaycı,çok konuşan, görsel zekası yüksek ama çokta mantıklı olmayan, eş tercihlerinde daha duygusal faktörlere önem veren olarak aktarılırken, erkeklerin bunların tam tersi olduğunu, bir kadına göre daha güçlü,daha mantıklı,olaylara yüzeysel bakabilen,kısa konuşan, eş tercihlerinde daha fiziksel faktörlere önem veren ve bir kadına göre daha çok cinsel arzularının olduğu hep söylenmiştir. Şimdiden ''evet çok doğru'' dediğinizi duyar gibiyim. Peki bunların aslında böyle olmadığını, aslında mevcut düzeni meşrulaştırmak için söylenmiş olabileceği hiç aklınıza geldi mi?
Yaratılış ve fıtratımız gereği bir erkeğin kadına göre daha güçlü ve dışarı dönük olduğu bir gerçektir ama bunların üzerine başka şeylerin de eklenip medyadan sürekli bize aktarılması medyanın kitleleri manipüle etmesinden ve insanların davranışlarını duydukları bu haberlerin arkasına sığınarak yapmalarından başka bir fayda sağlamamaktadır. Acaba araştırmalar bu zamana kadar duyduklarımızın aksine kadınların daha güçlü,mantıksal olarak daha gelişmiş, cinsel duygularının bir erkeğe göre daha fazla olduğunu söylese buna da inanır mıydık? Yoksa hayır kesinlikle böyle değil diye itiraz edip mevcut düzeni değiştirmeye çalışır mıydık?
Aslında sorunumuz ne kadının ne de erkeğin farklı olması. Sorunumuz bizim bazı şeylere katıksız inanmamız ve ona göre davranmamız.Yapılan yanlışlıklara kılıf aramamız.Bize alıştırılanların dışına çıkamamamız.İnsanların tek düze haline gelmesi.
Günümüzde her ne kadar bu duygular bir nebze de olsun kırılmaya başladıysa da hala tam olarak zihinlere yer etmiş durumda değil.Hala olumsuz algılarla iç içeyiz.
Bir erkeğin de kadınlar gibi ağlayabileceğini, ev işlerini yapabileceğini, çok konuşabileceğini
Ya da bir kadının erkekler kadar güçlü olabileceğini,özgürce düşünüp konuşabileceğini, istediği gibi giyinebileceğini artık fark etmemiz gerekiyor belki de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder